Adi Ortaklık Sözleşmesi Nedir?

Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca için birleştirmeyi üstlendiği sözleşmedir. Bu ortaklık türü 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620’nci ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.

Adi Ortaklık Sözleşmesi

A. Tanımı

MADDE 620– Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.

Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.

Adi ortaklık, Ticaret Kanunu‘nda düzenlenen sermaye şirketleri açısından zorunlu kılınan asgari sermaye, ortak sayısı, tescil ve benzeri şartlara tabi olmaması sebebiyle ticari hayatta yoğun olarak tercih edilen bir yapılanmadır. Özellikle, büyük projelerde finansman ve icrası için gereken işbirliği ihtiyacının sonucu olarak son dönemde ortaya çıkan konsorsiyum ve joint venture gibi yapılanmalar adi ortaklık kapsamında değerlendirilmektedir.

ADİ ORTAKLIĞIN TÜZEL KİŞİLİĞE SAHİP OLMAMASININ HUKUKİ İŞLEMLER VE MALVARLIĞI AÇISINDAN SONUÇLARI

Adi ortaklık, ortaklardan bağımsız olarak hak iktisap edemez, borç altına giremez ve bir hukuki işlemin tarafı olamaz. Bu kapsamda, malvarlığı üzerinde tüm ortaklar elbirliği mülkiyet esaslarına göre hak sahibidirler. Borçlar Kanunu’nda da bu konu: “Ortaklık için edinilen veya ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar, ortaklık sözleşmesi çerçevesinde elbirliği hâlinde bütün ortaklara ait olur.” şeklinde ifade edilmiştir. Örneğin, bir taşınmazın tapu sicilinde ortaklık adına tescili mümkün değildir. Tescil, ortaklık ilişkisine de işaret edilmek suretiyle bütün ortaklar adına yapılır.

Adi ortaklığın kurulmasıyla oluşan bu birliğin onu oluşturan kişilerden bağımsız bir varlık olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, tüzel kişiliğinin bulunmadığı ve sonuçta adi ortaklığın hak ehliyetine sahip olmadığı Yargıtay kararlarında açıkça belirtilmektedir.

Adi ortaklığın ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olmamasının bazı sonuçları ise;

  • Ortaklık borçlarının ortaklığın değil; ortakların tümünün borcu olması,
  • Bir ikametgâhının olamayacağı,
  • Ticaret unvanı kazanamayacağı,
  • Yargılamada taraf olamayacağı,

Ancak, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılan “Ticaret Şirketlerinin Tüzel Kişiliği Bulunmayan Bir Ortaklık Yapısı İle İşlettikleri Ticari İşletmelerin Ticaret Sicillerine Tescili Hakkında Tebliğ” uyarınca, tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin ortak bir amacı gerçekleştirmek ve kâr elde etmek için kurdukları ve ortak olarak yönettikleri tüzel kişiliği bulunmayan ortaklıklar tarafından işletilen ticari işletmelerin, talep hâlinde, ticaret siciline tescil edilmeleri mümkün hale gelmiştir.

Türleri ise,

A. Gerçek kişilerden oluşan adi ortaklık

Gerçek kişilerden oluşan adi ortaklık iki veya daha fazla gerçek kişinin malvarlıklarını ve emeklerini ortaklaşa bir gayeye ulaşabilmek için bu emek ve malvarlıklarını birleştirmeyi üstlendikleri bir ortaklık yapısıdır. Adi ortaklığı oluşturacak gerçek kişilerin tam ehliyetli olması gerekir. Tam ehliyetli olmayanlar hakkında ise yasal temsile ilişkin hükümler uygulanacaktır

B. Tüzel Kişilerden Oluşan Adi Ortaklıklar

Tüzel kişilerden oluşan adi ortaklık iki veya daha fazla tüzel kişinin malvarlıklarını ve emeklerini ortaklaşa bir gayeye ulaşabilmek için bu emek ve malvarlıklarını birleştirmeyi üstlendikleri bir ortaklık yapısıdır.

Sonuç olarak adi ortaklık kuruluşunun avantajlı taraflı olarak az masraflı ve kolay olmasını, kuruluş işlemlerinin herhangi bir şarta veya izne tabi olmamasını, tescil ve ilana tabi olmamasını, emeğin sermaye olarak konulabilmesini, sermaye sınırının olmaması nedeni ile tercih edilen bir ortaklık tipi olmasını gösterebiliriz. Ancak dezavantajlı tarafları ise tüzel kişiliğinin bulunmaması, kendi adlarına borç verememesi, davaya taraf olamaması , şirket ortaklarının üçüncü kişilere karşı üstlenilen yükümlülüklerden müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olmasını, hissedarlardan birinin ortaklıktan ayrılmak istemesi durumunda şirketin feshini talep etmek zorunda bulunmasını, ortaklardan birini şirketten çıkarmak için de fesih istemi şart olmasını gösterebiliriz.