Alacaklının Temerrüdü (TBK 106-110)

ALACAKLININ TEMERRÜDÜ

ALACAKLI TEMERRÜDÜ NEDİR?

Türk Borçlar Kanunu 106-110 maddeleri arasında düzenlenen “Alacaklının temerrüdü” borç ilişkisinde alıcının yerine getirmesi gereken yükümlülüklerden kaçınmasını ifade eder. Basit bir örnek olarak satım sözleşmesi kapsamında satıcının malı hazır etmesine rağmen alıcının malı teslim almaması ve buna bağlı olarak da ödeme yapmaktan kaçınması verilebilir.

ALACAKLININ TEMERRÜDÜ ŞARTLARI

Alacaklının temerrüdü, Türk Borçlar Kanunu 106-110 maddeleri arasında düzenlenmiştir. TBK m.106 ‘Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur. Alacaklı, müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse, diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur.’ hükmü ile alacaklının temerrüde düşmesi için temel koşullar öngörülmüştür. Bu kümülatif koşullar şu şekilde özetlenebilir;

Borçlu tarafından edimin gereği gibi teklif edilmesi, alacaklının bu teklifi kabulden kaçınması veya borçlunun borcunu gereği gibi ifada bulunabilmesi için alacaklının yapması gereken hazır eylemlerinde bulunmaması ve alacaklının ifayı kabulden kaçınmada haklı bir nedene dayanmaması gerekmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, temerrüt için alacaklının kusurlu olma şartı aranmaz.

ALACAKLI TEMERRÜDÜNÜN BAŞLANGICI

            Alacaklı, yukarıda sayılan temerrüt için gerekli kümülatif koşulların gerçekleştiği anda temerrüde düşecektir. Yani, alacaklıya gereği gibi ifa önerisinde bulunulduktan sonra sözleşmenin kendi dinamiğine göre belirlenecek makul bir tepki verme süresinin dolmasına karşılık kabulden kaçınması veya ifa için kendisinden beklenen hazırlık eylemlerinde bulunmaması durumunda temerrüde düşecektir.

            Alacaklı, sayılan koşulların varlığı süresince temerrütte kalmaya devam edecektir. Bir başka anlatımla, sayılan koşullardan birinin son bulması halinde temerrüt de sona erecektir. Bu duruma örnek vermek gerekirse,

  • Borçlunun ifaya hazır olma durumunun veya ifa teklifinin sona ermesi,
  • Alacaklının borçlu tarafından yapılan ifa teklifinin kabul etmesi veya ifa için gerekli hazırlık eylemlerinde bulunacağını açıklaması,
  • Alacak hakkının ortadan kalkması (borcu sona erdiren sebepler; ibra, takas, alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi ...) ve
  • İfanın imkansızlaşması bir başka anlatımla edimin artık yerine getirilemez hale dönüşmesi durumlarında alacaklının temerrüdü son bulacaktır.

İSPAT YÜKÜ

            Alacaklının temerrüdünde ispat yükü borçlu tarafında olup ifanın gereği gibi teklif edildiğini ve alacaklı tarafından reddedildiğini veya ifa için gerekli olan hazırlık eylemlerinin alacaklı tarafından gerçekleşmediğini ispatlamakla yükümlüdür. Ancak alacaklı, ifa teklifini haklı bir nedene dayanarak reddettiği iddiasında ise bu haklı nedenin varlığının alacaklı tarafından ispatlanması gerekmektedir.

ALACAKLI TEMERRÜDÜNÜN SONUÇLARI

Alacaklı temerrüdünün bazı sonuçları borçluya borcundan kurtulma imkanı sağlarken bazı sonuçları ise, borçlu ile alacaklı arasında menfaat dengesi gözetilerek borçlunun alacaklının temerrüdü sebebiyle zarara uğramamasını sağlamaktadır. Türk Borçlar Kanunu alacaklının temerrüdünün tüm sonuçlarını düzenlememiştir. TBK m. 107-110 arasında yalnızca temerrüt karşısında borçlunun tevdi hakkı, satma hakkı ve sözleşmeden dönme düzenlenmiştir.

Genel Sonuçları:

Alacaklının temerrüdü halinde genel sonuçlara TBK’da yer verilmemiştir. Kanundaki bu boşluk; doktrin ve yargıtay kararları ile düzenlenmektedir. Bu hususlar, alacaklının temerrüdü karşısında borçlunun hakkaniyet çerçevesinde lehine bazı sonuçlar olup alacaklının alacak hakkını kaybetme sonucunu doğurmamaktadır. Bu sonuçlar, borçlunun sorumluluğun hafiflemesi, ödemezlik def’i, sözleşme faizi, borçlu temerrüdü, hasarın alıcıya geçmesi kapsamında borçlu lehine bir etken yaratmaktadır.

Özel Sonuçları:

  1. Tevdi Hakkı; konusu maddi bir mal, yani bir şey teslimi olan borçlarda borçlu, bu şeyi bir yere tevdi ederek borçtan kurtulabilir. Bu husus TBK m.107’de şu şekilde düzenlenmiştir: ‘Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda, hasar ve gider alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir.’ Tevdi yeri ise sözleşmede kararlaştırılan ifa yerindeki hakim tarafından belirlenecektir. Bu sonuç borçluya tanınan bir hak olup yükümlülük değildir. Hatırlatmak gerekir ki, borçlanılan şeyin tevdi edilmesi ile asıl alacakla birlikte yan haklar da sona erecektir.
  2. Borçlunun borçlanılan şeyi satma hakkı; TBK m.108’de ‘ Sözleşmenin konusu olan şeyin niteliği veya işin özelliği tevdi edilmesine uygun düşmez veya teslim edilecek şey bozulabilir ya da bakımı, korunması veya tevdi edilmesi önemli bir gideri gerektirir ise, borçlu, alacaklıya önceden ihtarda bulunması koşuluyla, hâkimin izniyle onu açık artırma yoluyla sattırıp bedelini tevdi edebilir.

Teslim edilecek şey, borsada kayıtlıysa veya piyasa fiyatı varsa ya da yapılacak gidere oranla değeri az ise, satışın açık artırma yoluyla yapılması zorunlu olmadığı gibi, hâkim, önceden ihtarda bulunma koşulunu aramaksızın satışa izin verebilir.’ şeklinde düzenlenen hüküm ile borçlunun borcundan kurtulma imkanı düzenlenmiştir. Satış halinde borçlu, satış parasının tevdii ile borçtan kurtulabilmektedir. Zira tek başına satış, tevdi gibi ifa ikamesi değildir. Borçlu tarafından şeyin satışı için yapılan masraflar alacaklı tarafından karşılanması zorunludur. Ayrıca TBK m. 108 düzenleyici bir hüküm olması sebebiyle borçlunun sözleşme esnasında veya sonrasında satış hakkından vazgeçmesi mümkündür.

  1. Borçlunun Sözleşmeden Dönme Hakkı; borçlunun bu hakkı, ‘‘diğer edimlerde’’ alt başlıklı TBK m. 110’da şu şekilde düzenlenmiştir: ‘‘Borcun konusu bir şeyin teslimini gerektirmiyorsa, alacaklının temerrüdü halinde borçlu, borçlunun temerrüdüne ilişkin hükümlere göre sözleşmeden dönebilir.’’ Dönme hakkının kullanılabilmesi için ifa konusu edimin şeye ilişkin edim dışında bir edim olmalıdır.  Zira şeye ilişkin edimler için borçlunun tevdii veya satış hakkı vardır. Örneğin ifaya konu edim bir yapma edimi ise alacaklının temerrüdü halinde borçlunun temerrüdüne ilişkin hükümler kıyasen uygulanacak ve borçlu sözleşmeden dönme hakkını kullanabilecektir. Dönme hakkı, yenilik doğuran bir haktır. Bu sebeple tek taraflı irade beyanıyla kullanılır ve kullanılmakla sona erer. Hatırlatmak gerekir ki, kullanılan yenilik doğuran hakkın kullanımdan sonra geri alınması mümkün değildir.

Yazımızın bu bölümünde Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen bazı önemli sözleşme tiplerinde alacaklı temerrüdünün sonuçlarına yer verilmektedir.

SATIŞ SÖZLEŞMESİNDE ALACAKLININ TEMERRÜDÜ

Satış sözleşmesi, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden biridir. Satış sözleşmesinde alıcı, satılanın devri bakımından alacaklı iken satış bedelinin ödenmesi noktasında borçludur. Bu sebeple satıcı, satılanı devralmaktan kaçınan alacaklıya karşı alacaklının temerrüdü veya borçlunun temerrüdü hükümlerine başvurma hakkına haizdir. Alacaklının temerrüdü ve sonuçlarına yukarıda değinilmesi sebebiyle burada borçlunun temerrüdüne ilişkin düzenlenen hükümlere değinilecektir. TBK m.125’te düzenlenen "düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir."

Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir.

Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.’ hükmü gereğince borçlunun temerrüdü halinde alacaklının başvurabileceği seçimlik hakları bulunmaktadır.

KİRA SÖZLEŞMESİNDE ALACAKLININ TEMERRÜDÜ

Kira sözleşmelerinde kiracının kiralananı teslim alma borcu bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin kurulmasının ardından kiracının kiralananı teslim almaktan kaçınması yalnızca alacaklının temerrüdüne başvurulmasına imkan sağlamaktadır. Örneğin; kiracının kira sözleşmesinin bitiminden önce kiralananı teslim etmesi durumunda alacaklının temerrüde düştüğü kabul edilmelidir. Ancak böyle bir durumda alacaklının temerrüdünü düzenleyen genel hükümlere değil, kiralananın kira sözleşmesi bitiminden önce geri verilmesi başlıklı TBK m.325’e dayanılması gerekmektedir. Zira lex specialis derogat legi generali ( özel hüküm, genel hükmü bertaraf eder) ilkesi gereği bu konu bakımından özel hüküm düzenlenmesi sebebiyle genel hükümlere başvurulamayacaktır.

ESER SÖZLEŞMESİNDE ALACAKLININ TEMERRÜDÜ

Eser sözleşmesinde iş sahibinin kendisine sunulan eseri kabul borcunun bulunup bulunmadığı öğretide görüş birliği bulunmamaktadır. İş sahibinin ifayı kabul borcunun bulunup bulunmaması, iş sahibinin temerrüdü halinde borçlunun temerrüdü hükümlerine başvurma noktasında önem taşımaktadır.Savunulan görüşe göre Türk-İsviçre hukukunda, genel bir kurala veya teamüle göre iş sahibinin ifayı kabul etme borcu bulunmamaktadır. İş sahibinin ifayı kabul etmesi iş sahibinin bir ödevi olarak kabul edilmektedir. Bu noktada ‘ödevini’ yerine getirmeyen iş sahibine karşı yalnızca alacaklının temerrüdüne başvurulabileceği savunulmaktadır.

SONUÇ

Taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak ifası mümkün edimin alacaklı tarafından kabulden kaçınılması veya edimin ifası için gerekli hazırlık eylemlerinde bulunulmaması durumunda alacaklının temerrüdü söz konusu olacaktır. Belirtmek gerekir ki, alacaklının kusuru, temerrüde düşmesi için aranan bir şart değildir. Alacaklı, ifayı kabulden kaçınmada haklı bir nedene dayanmaması temerrüde düşmesi için gerekli ve yeterlidir.

İfaya hazır bulunan borçlu, ifayı alacaklıya önermelidir. İfa önerisi varması gerekli tek taraflı irade açıklamasıdır.

Alacaklının edimin ifası için gerekli hazırlık eylemlerinin tümünün mevzuatta düzenlenmemesi sebebiyle bu eylemler; taraflar arasında akdedilen sözleşme özelinde ve dürüstlük kurallarına göre değerlendirilir.

Alacaklının temerrüdü hükümleri, borçlar hukukunun yanı sıra aile, eşya, miras ve ticaret hukuku kapsamında doğan borç ilişkilerinde de uygulanabilecektir.

Türk hukukunda alacaklının kendisine önerilen ifanın kabulden kaçınması veya ifa için hazırlık eylemlerinde bulunmamasının alacaklıya tam anlamıyla ‘borç’ yüklemediği durumlarda borçlu dava yoluyla alacaklıyı ifayı kabule veya ifa için gerekli hazırlık eylemlerinde bulunmaya zorlayamaz.

 

Stj. Av. Deniz ONAN